Dengeli beslenme, bilhassa antienflamatuar diyetler, sigara ve çok alkolden kaçınmanın semptomların idaresinde kritik rol oynadığını tabir eden Nöroloji Uzman Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Taş Evresi diyeti yani Paleo diyeti, MS hastaları için dikkate kıymet bir beslenme planıdır. Bedendeki iltihaplanmayı azaltabilir ve bağışıklık sistemi işlevlerini düzenleyebilir.” dedi.
Uluslararası Multipl Skleroz (MS) Federasyonu ve Dünya Sıhhat Örgütü tarafından her yıl mayıs ayının son çarşamba günü Dünya MS Günü olarak kutlanıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzman Prof. Dr. Sultan Tarlacı, bu yıl 29 Mayıs’ta kutlanan Dünya Multiple Skleroz (MS) Günü hasebiyle, hastalık hakkında bilgi vererek, semptomların berbatlaşmasını önlemek yahut geciktirmek için hangi tedbirleri alınabileceğini anlattı.
“MS hastalarında kas güçsüzlüğü ve istikrar problemleri sık görülüyor”
Multiple Sklerozun (MS), merkezi hudut sistemini etkileyen kronik bir hastalık olduğunu ve hastaların hayat kalitesi üzerinde çeşitli olumsuz tesirler yaratabildiğini kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “MS hastalarında kas güçsüzlüğü ve istikrar sıkıntıları sık görülür. Bu, günlük aktiviteleri zorlaştırabilir ve bağımsızlığı azaltabilir. MS’e bağlı kronik yorgunluk, hastaların güç düzeyini düşürerek iş yapabilme kapasitesini ve toplumsal etkinliklere iştiraki kısıtlar.” dedi.
MS ile yaşama depresyon ve anksiyete riskini artırıyor
MS hastalarında sıkça görülen bilişsel bozuklukların, öğrenme, sorun çözme ve misyon idaresini zorlaştırabildiğini lisana getiren Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şöyle devam etti:
“Mental işlerde çabuk yorulma ve konsantrasyon eksikliği, iş ve eğitim ömrünü olumsuz tesirler. MS ile yaşamanın getirdiği daima gerilim, belirsizlik ve fizikî sınırlamalar depresyon ve anksiyete riskini artırıyor. MS hastaları, ruh hali değişiklikleri ve duygusal yansılarda aşırılıklar yaşayabilir bu da toplumsal alakaları etkileyebiliyor. Hastalığın ilerlemesi iş kaybına yol açabilir ve mali ıstıraplar doğurabilir. Çalışma kapasitesinin düşmesi, ekonomik bağımsızlığı tehdit edebiliyor.
MS, daima tıbbi bakım ve tedavi gerektiriyor
Hareket kısıtlılığı, yorgunluk ve duygusal meseleler nedeniyle toplumsal etkinliklere iştirak azalabilir, bu da toplumsal izolasyona yol açar. Sonuçta Fizikî ve bilişsel bozukluklar, günlük hayat aktivitelerini bağımsız olarak gerçekleştirme yeteneğini kısıtlar. Tıpkı vakitte MS, daima tıbbi bakım ve tedavi gerektirir. Bu, hastaların ve ailelerinin üzerinde daima bir gerilim ve yük oluşturur.”
Yoga, yüzme ve yürüyüş üzere aktiviteler öneriliyor
Multiple Sklerozun (MS) denetim altına alınması ve semptomların berbatlaşmasını önlemek yahut geciktirmek için bir dizi tedbir almak gerektiğini de anlatan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şöyle devam etti:
“İlaç tedavisi, hastalığı modifiye edici tedaviler (DMTs) ile MS’in ilerlemesini yavaşlatırken, kortikosteroidler akut atakları tedavi eder. Nizamlı idman, kas gücünü ve esnekliği artırarak genel sıhhati düzgünleştirir, ayrıyeten yoga, yüzme ve yürüyüş üzere aktiviteler önerilir. İstikrarlı beslenme, bilhassa antienflamatuar diyetler, sigara ve çok alkolden kaçınmak da semptomların idaresinde kritik rol oynuyor.
Fiziksel terapi, hareket kabiliyetini ve dengeyi geliştirirken, mesleksel terapi günlük ömür aktivitelerinde bağımsızlığı artırır. Konuşma ve yutma zahmeti yaşayan hastalar için ilgili terapiler yararlıdır. Ayrıyeten, ruhsal dayanak, depresyon ve anksiyete üzere duygusal zorlukların yönetilmesine yardımcı olarak genel hayat kalitesini yükseltir. Bu bütüncül yaklaşım, MS’in tesirlerini minimize ederek hastaların daha düzgün bir ömür sürmelerine imkan tanır.”
Taş Zamanı diyeti MS hastaları için dikkate kıymet bir beslenme planı
Sağlıklı bir ömür usulü ve beslenme planının, Multiple Skleroz (MS) semptomlarının idaresinde kıymetli bir rol oynadığını da kaydeden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, şunları lisana getirdi:
“Düzenli fizikî aktivite, kas gücünü ve esnekliği artırarak yorgunluk ve istikrar problemlerini azaltabilir. Antrenman tıpkı vakitte ruh halini düzgünleştirir ve genel sıhhat üzerinde olumlu tesirler yaratır. İstikrarlı bir beslenme, bilhassa antienflamatuar özelliklere sahip besinlerin tüketimi, bedendeki iltihaplanmayı azaltarak MS semptomlarını hafifletebilir. Bu bağlamda Taş Bölümü diyeti, yani Paleo diyeti, MS hastaları için dikkate bedel bir beslenme planıdır. Paleo diyeti, işlenmiş besinler, tahıllar, süt eserleri ve rafine şekerden kaçınarak, tarih öncesi insanların tükettiği besinlere odaklanır. Bu diyet, taze sebzeler, meyveler, yağsız etler, balık, yumurta, kuruyemişler ve tohumları içerir. Bu besinler, bedendeki iltihaplanmayı azaltabilir ve bağışıklık sistemi işlevlerini düzenleyebilir.
MS’in ilerlemesini yavaşlatabilen besinler neler?
Omega-3 yağ asitleri açısından varlıklı balıklar ve antioksidan içeriği yüksek zerzevat ve meyveler, hudut hücrelerini koruyarak MS’in ilerlemesini yavaşlatabilir. Ayrıyeten, işlenmiş besinlerden ve rafine şekerden kaçınmak, güç düzeylerini dengeleyerek yorgunluk hissini azaltabilir. Sağlıklı hayat üslubu ve Paleo diyeti üzere beslenme planları, MS hastalarının genel sıhhatlerini güzelleştirir ve hastalığın getirdiği fizikî ve bilişsel zorlukları yönetmelerine yardımcı olur. Bu, hastaların hayat kalitesini artırarak daha faal ve bağımsız bir ömür sürmelerini sağlar.”
Masaj terapisi hastanın genel sıhhati üzerinde olumlu tesirler yaratıyor
İlaç tedavisinin yanı sıra, alternatif tedavi sistemlerinin de Multiple Skleroz (MS) semptomlarının denetiminde kıymetli bir rol oynayabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Akupunktur, bedendeki güç akışını dengeleyerek ağrı ve spazm üzere semptomları hafifletebilir. Yoga, esneklik ve dengeyi artırarak kas güçsüzlüğünü ve yorgunluğu azaltabilir, ayrıyeten gerilim idaresine yardımcı olarak genel ruh halini güzelleştirir. Masaj terapisi, kas gerginliğini azaltarak rahatlama sağlar ve kan deveranını artırarak genel sıhhat üzerinde olumlu tesirler yaratır. Bu alternatif tedavi sistemleri, MS hastalarının fizikî ve duygusal uygunluk hallerini takviyeler, ilaç tedavisine tamamlayıcı olarak semptomların idaresine katkıda bulunur ve hastaların hayat kalitesini yükseltir.” halinde kelamlarını tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
