Muğla’da gerçekleştirilen tesis yatırımıyla Akuaponik sistemi kuruldu. Türkiye’deki perakende kesiminde bir birinci olan bu sistem ile su eserleriyle bitki yetiştiriciliği birleşmiş oldu.
‘Sudan Doğan Gelecek’ ismi verilen yeni projede, akuaponik yoluyla levrek ve deniz börülcesini birebir sistem içerisinde yetiştirmeye başlayan Metro Türkiye’nin öncülük ettiği bu teşebbüs; su kalitesi, sıcaklık ve hastalık idaresi üzere faktörler üzerinde daha fazla denetim imkânı sunuyor. Metro Türkiye bu projede; HATKO Su Eserleri, Danimarka merkezli Alpha Aqua ve Türkiye’deki ortakları Nordic ile anlaştı.
24 Haziran 2024, İstanbul – Yaklaşık 35 yıldır hizmet verdiği ülkemizde sürdürülebilir balıkçılık konusunda birçok unsur imza atan Metro Türkiye, bölüme öncülük edecek bir teşebbüsü daha hayata geçirdi. Su eserleri ile suda bitki yetiştiriciliğini birleştiren Akuaponik prosedürünün uygulandığı yeni tesis yatırımıyla ‘Sudan Doğan Gelecek’ ismini verdiği yeni projesiyle Metro Türkiye, levrek ile deniz börülcesini birebir sistem içerisinde üretmeye başladı. Su kalitesi, sıcaklık ve hastalık idaresi üzere faktörler üzerinde daha fazla denetim imkânı sunan sistem, bu sayede sürdürülebilir balıkçılığa katkı sağlarken verimliliği ve eser kalitesini de artırıyor. Sistemle birlikte bir levreğin 14-15 ayı bulan yetişme müddeti 9 aya kadar düşüyor. Metro Türkiye, bu proje kapsamında 3 kıymetli iş ortağını da bir ortaya getirmiş oldu. Kapalı devre akuakültür sistemi (RAS) ile tasarlanan yeni ve son teknoloji eseri tesisin tasarımı ve tedariki için Danimarka merkezli Alpha Aqua ve Türkiye’deki ortakları Nordic ve esaslı tecrübesiyle ülkemizin önde gelen balık üreticisi HATKO Su Ürünleri ile iş birliği sağladı.
Gelecek nesillerin da güçlü deniz eserlerini yiyebilmeleri için sürdürülebilir balıkçılık anlayışıyla birçok çalışmaya ve projeye hayat verdiklerini söz eden Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, “Metro Türkiye olarak balığı ticari bir eser olması kaygısındansa, gelecek kuşaklara bırakılması gereken bir paha olarak görüyoruz. Denizlerdeki balık stoklarının ve çeşitlerinin korunması gayesiyle sürdürülebilir balıkçılığı 2010 yılından beri satın alma siyasetimizin odağında tutuyoruz. Yalnızca denizlerimizdeki değil çiftliklerde yetiştirilen balıkların da sürdürülebilirlik yaklaşımıyla ele alınması gerekiyor” diye konuştu.
Bitkiler, balık tanklarından gelen varlıklı içerikli su ile yetiştiriliyor
Sürdürülebilir balıkçılık konusunda öncü bir adım daha atarak akuaponik sistemle levrek ile birlikte deniz börülcesi üretimine başladıklarını açıklayan Alkaç, “Sudan Doğan Gelecek ismini verdiğimiz bu projede bitkiler, balık tanklarından gelen varlıklı içerikli su ile yetiştiriliyor. Bu, balıklar ve bitkiler ortasında karşılıklı yarar sağlayan bir ilgi yaratarak kapalı döngü bir ekosistemi ortaya çıkarıyor. Ülkemizde sürdürülebilir balıkçılığın öncüsü olarak bu sistemle levrek ve deniz börülcesi üretimine adım attık. Muğla’da inşa edilen tesiste, levrek üretiminde ‘Yediği Önünde Yemediği Yarında’ projesinde olduğu üzere deniz balığı oranı azaltılmış ve alg yağı içeren yem kullanacağız. Bu özel yem ile Omega-3 bakımından daha güçlü balıklar üreterek, sağlıklı beslenmeye de katkıda bulunuyoruz. Tesisin kısa müddette tamamlanmasının akabinde birinci balık hasadının 9 ay içerisinde gerçekleşmesini ve birinci eserlerimizi Metro Premium markamızla gelecek yılın birinci aylarında raflara taşımayı planlıyoruz” dedi.
“Sürdürülebilir ve sağlıklı protein üretimi için gerekli bir adım”
Kapalı devre akuakültür teknolojisinin sunduğu yararlardan bahseden Alpha-Aqua Global Ticaret Yöneticisi ve Nordic Kurucu Ortağı Yasin Kasa, “Yüksek balık refahı, hassas su kalitesi denetimi, balık iştahına dayalı otomatik besleme ve atık idaresi sayesinde yüksek üretim verimliliği sunan bu formül, kaynak kullanımı ve sürdürülebilirlik açısından klasik su eserleri yetiştiriciliği formüllerinden daha yeterli bir performans sergilemesi nedeniyle gelecekte sürdürülebilir ve sağlıklı protein üretimi için gerekli bir adım. Su kullanımını değerli ölçüde azaltan, kapalı atık arıtımı yoluyla çevresel etkiyi en aza indiren ve dizaynıyla biyogüvenliği artıran kapalı devre akuakültür sistemleri, sürdürülebilir su eserleri yetiştiriciliği için hayati kıymete sahip. Kapalı devre akuakültür sistemi teknolojisi tıpkı vakitte nakliye açısından daha düşük karbon ayak izi sağlıyor” diye konuştu.
Balık refahı ve verimlilik sağlıyor
Kapalı devre akuakültür sistemlerinde, balıkların sıhhatini ve refahını etkileyen fizikî ve kimyasal tüm kıymetlerin daima olarak ölçüldüğüne dikkat çeken Hatko İcra Kurulu Üyesi Dr. Metin Albukrek ise şunları kaydetti: “Üst seviye otomasyon sayesinde, gereken düzeltmeler çabucak, şimdi alarm düzeylerine ulaşmadan otomatik olarak yapılıyor. Böylelikle balıkların refahı ve verimliliği kıymetli ölçüde artırılırken balık kayıpları azaltıyor. Akuaponik sistemlerde, kısıtlı olan deniz yüzeyinde çiftlik kurmaya gereksinim kalmıyor. Çok az deniz suyu kullanılmasıyla bu süreç karada da muvaffakiyetle uygulanıyor. Ayrıyeten balık tanklarında bulunan su birebir döngü içerisinde bitkilerin de üretimini sağlıyor; gübre üretim ve tüketiminin etrafa olan tesirleri ortadan sıfırlanıyor. Hatko olarak tesisi kurup şahsen işleterek, yeni bir üretim teknolojisinin öncülüğünü yapıyoruz.”
Kalite ve verimliliği artırıyor
Su kalitesi, sıcaklık ve hastalık idaresi üzere faktörler üzerinde daha fazla denetim imkânı sunan sistemle tanklardaki suyun daima denetlenmesiyle balığın yetişmesi için en inançlı ve sağlıklı ortam yaratılırken, mikroplastik riskinin de önüne geçilebiliyor. Sistem sayesinde balık ve bitki üretiminde kalite ve besin güvenliği açısından izlenebilirlik sağlanıyor. Ayrıyeten Akuaponik sistemler, klasik toprak bazlı tarımda kullanılan suyun sırf bir kısmına muhtaçlık duyduklarından, bitki yetiştiriciliğinde su verimliliği de sunuyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
