İmamoğlu, evvelki araçların süreksiz müsaadeyle hizmet verdiğini ve müddetin 30 Nisan 2024’de sona erdiğini hatırlattı. Ruhsatlanabilecek statüdeki tek aracı hizmete almak durumunda kaldıklarını açıklayan İmamoğlu, Adalar halkının tenkitleri için “Onları duyuyorum, hissediyorum ve anlıyorum” dedi. İmamoğlu, Adalar halkına bütün bu bilgileri aktaracağı bir sunum yapacağını da kaydetti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Metro İstanbul’un düzenlediği Tren Şoförleri Eğitim Programı’na katılan ve muvaffakiyetle tamamlayan 101 bayan, 99 erkek; toplam 200 tren şoförü, Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen merasimle brövelerini aldı. Program sonrasına basın mensupları ile bir araya gelen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisine yönetilen soruları yanıtladı. İmamoğlu’na , yöneltilen sorular ve karşılıkları şöyle oldu:
STEİNMEİER’İ AĞIRLADIĞIMIZDA KENTLERİN BAĞLARI ÜZERİNE SOHBETLERİMİZ OLMUŞTU
– Geçtiğimiz hafta da Almanya’da yeniden İstanbul’un bir ulaşım projesi için test sürüşleri yaptınız. Öteki taraftan bakanlık seviyesinde de görüşmeleriniz vardı, hem maliye hem dış işleri hem de belediye liderleri ile… “İlk kere bu seviyede bir muhalif kısımla görüşmeler oldu, istenilince oluyormuş” yorumları yapıldı. 2028’e aday mısınız tartışmasını da beraberinde geldi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ülkemizi ziyaret ettiğinde İstanbul’da konuğumuz olmuştu ve hoş bir buluşma anıydı bizim için. Sirkeci Garı tarihi üzere bir noktada, bilhassa İstanbul’dan Almanya’ya 62 yıl evvel hareket eden iş göçünün başladığı yerdeydi. Çok farklı iletilerle ben de okuması mevcuttu. Birincisi o periyotta bir iş göçünün nasıl olabileceği, öbür bir ülkeden diğer bir ülkeye nizamlı bir iş göçünün planlamasını nasıl yapılabileceğine dair değerli izleri vardı bu tarihi anın. Bir öteki tarafı de bugüne dair olağan mülteci probleminin ne kadar derin bir probleme dönüştüğü. Uluslararası manada bunu güzel yönetemediğimiz noktasında da bilgilerle karşı karşıyayız. Bu kapsamda hayli geniş İstanbul ve ülkemiz ekseninde de başta mülteci sıkıntısı olmak üzere yatırım, iki ülke ilgileri, kentlerin kardeş ilgileri üzerinden sohbetlerimiz olmuştu. Daha sonra natürel o masada bulunan Maliye Bakanı ile de bir görüşme yapmamızı ve bilhassa kentimizdeki yatırımlarla ilgili bilgi vermemiz kelam konusu olacağından bahsetmiştik. Bu seyahatte denk gelen Maliye Bakanı’yla olan randevumuza birebir vakitte, Dışişleri Bakanlığı ve İktisat Yatırımlarından sorumlu devlet bakanı gündemi eklendi. Bunlara binaen ek olarak 35. kardeş bağını kutladığımız Berlin Belediye lideriyle olan randevumuz. Köln, tekrar bir öbür kardeş şehrimiz Köln Belediye Başkanı, Düsseldorf Belediye başkanı ve ulusal maçımızı izlemeye gittiğimiz Dortmund şehrindeki Dortmund Belediye Başkanı görüşmelerimizin bu kurumsal karşılığı oldu.”
“İTİBARLI BİR BULUŞMALAR SİLSİLESİYDİ”
“Almanya’nın en büyük iş dünyası kuruluşu, iş dünyası çerçevesi olan bir BDI diye anılan iş dünyası kurumunun başkanı ve yönetim kuruluyla bir ortaya geldik ki malumunuz Türkiye’mizde çok önemli sayıda tamamı Alman sermayeli olan yatırımları olan ve bu şirketlerin en üst seviye temsili olan firmayı daha doğrusu kurumu ziyaret ettik. Orada da İstanbul’umuzun bir yatırım odağı kent olduğunu ve hatta dünya ekseninde birkaç kentte temsilciliğinin olduğunu ve bir adedinin de İstanbul’da olmasını istek ettiğimizi lisana getirdik. Buna ek olarak da olağan ülkemizde, kentimizde kazandırma hayalini en güçlü biçimde hissettiğimiz HIZRAY üretimiyle ilgili ve buna talip olmayı düşünen tekrar milletlerarası bir firmanın test tren test sürüş alanını ziyaret ettik ve orada süratli treninin test sürüşüne tanıklık ettik. Hatta ben de bir ölçü kullanma zevkine sahip oldum. 180 kilometreye kadar çıkmayı dilek ettiğimiz HIZRAY’ın Sabiha Gökçen’den Beylikdüzü’ne 75 kilometreyi, 50-55 dakikada alacağı bir ortam. Seyahatimizin kapsamı bu. Çok kolay bir şey değildi. Önemli kilometreler aldık, keyifliydi de… Bence prestijli İstanbul’umuza yakışan, prestijli bir buluşmalar silsilesiydi.”
ALMANYA’YLA OLAN HER OLUMLU, SEVİYELİ VE PRESTİJLİ İLİŞKİ…
“Umut ediyoruz 2025’te de bu türlü güçlü bir buluşmayı ülkemizde yaparak hem Almanya hem de Avrupa Birliği’yle ilgili bağlarımızda tamir edilmesi gereken alanları en güçlü formuyla tamirini ve ikili bağların ticari, teknik, siyasi, her alanda çok prestijli ve çok güçlü bir düzeye kavuşmasını diliyorum. Çünkü biliyorsunuz ki dünya ekseninde en fazla yurttaşımızın. Yaşadığı ülke Almanya… Almanya’yla olan her olumlu, seviyeli ve prestijli alakanın orada yaşayan insanlarımızın hayatına da olumlu yansıyacağına inanıyorum. Kimin ne yazdığının ehemmiyeti yok. Durum bundan ibarettir.”
SİYASİ MÜNAZARALARI TAKİP ETMEDİM
-CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Fatih Altaylı’ya açıklamaları çok konuşuldu. Fatih Altaylı, kaleme aldığı yazısında. “İmamoğlu ve Mansur Yavaş aday olsaydı şu anda cumhurbaşkanlığı koltuğunda Erdoğan değil, bu iki isimden biri oturacaktı” diye bir net açıklaması var. Sizin cumhurbaşkanlığı yardımcılığınıza aday gösterilmenizle ilgili de bunun bir komplo teorisi olarak değerlendirdiğini ve sizin siyasi hayatınızın bitirilmesine yönelik olduğunu lakin tutmadığı söylendi. Bunun üzerine ne açıklama yapacaksınız?
“10-11 gün, bayram ve Almanya seyahatimle ilgili süreçte açıkçası ülkemizin içinde mevcut olunan bu tıp muhabbetleri ya da röportajları, siyasi münazaraları pek duyamaz, ilgilenemez oldum. Bu kapsamda Sayın Genel Başkanımızın değerlendirmeleri elbette kendi şahsi kanıları ve fikirleridir. Muhtemelen benden fazla kendisine sorulması daha gerçek olabilir.”
VATANDAŞIMIZIN REAKSİYONUNU ELBETTE DUYUYORUM VE HİSSEDİYORUM VE ANLIYORUM
– Adalar’da hizmete sunulan minibüsler, Adalar’da yaşayan birtakım vatandaşlar tarafından reaksiyonla karşılandı ve reaksiyonlarla hala devam ediyor. Bu bahisle ilgili bir açıklamanız olacak mı?
“Adalar halkıyla olan üst düzeyde samimi diyaloğumuza ziyan getirecek hiçbir davranışta ne ben, ne bir çalışma arkadaşım bulunmaz, bulunamaz. Adalar halkıyla, Adalar’ı çok düşünen ve karşılıklı diyaloğunda daima şeffaf, onların ne hissettiğini anlamaya çalışan bir süreci işlettik. Hatırlarsınız, atların görmüş olduğu fayton zulmünü gidermek ismine Adalar’daki faytonların kaldırılma sürecinde ne kadar halkçı, iştirakçi ve birebir vakitte işçisinden, oradaki insanların ne düşündüğüne kadar fikirlerini alan iştirakçi bir model yönettiğimizi en güzel adalar halkı biliyor. O bağlamda bizim bu ilgimizin üzerinden bir işte bu gelişen olayları berbat yorumlayan yahut diğer türlü yorumlamaya çalışan bir kısım halkın bu hislerini sömürmeye diyeceğim, çalışan bir kısım yayınları da buradan gülerek izliyorum. Çünkü bizim siyaset anlayışımızda yansıyı gösteren insanları duymak en değerli şeyimizdir, fıtratımızdır, tutumumuzdur. Ben Adalar halkının ya da orada bir kısım vatandaşımızın reaksiyonunu elbette duyuyorum ve hissediyorum ve anlıyorum.”
“ADALAR’DA BİR TOPLU TAŞIMA ZARURETİ VAR”
“Şunu söylemek isterim. Bir defa tespiti sağlam yapmak lazım. Adalarda faytonları kaldırdıktan sonra buradaki toplu taşımayı sağlama mecburiyetimizin olduğunu bilmek lazım. Toplu taşımasız olmaz. Bakınız Adaların neredeyse yüzde 70 küsuru orta yaş ve orta yaş üstü vatandaşlarımızdan oluşuyor ve insanlarımızın toplu taşımadan faydalanma mecburiyeti var. Artı, Adalar oldukça önemli bir alandır. Başta Büyükada olmak üzere Heybeliada da bunlardan birisi. Buralarda mezarlıklara erişim, hastaneye erişim, sıhhat ve kamu kurumlarına erişim üzere mecburiyet var. Tatil günlerinde bazen 60 bini aşan Adalara giden konuğumuz var. Hasebiyle Adalar’da bir toplu taşıma zarureti var.”
GEÇİCİ MÜSAADEYLE HİZMET VERDİ
“Değerli hemşehrilerime buradan seslenmek istiyorum. Toplu taşımada tarifli araçlar var. Bu tarifli araçların dışında bir aracı siz lisanslayamıyorsunuz ya da ruhsatlandıramıyorsunuz. Biz o periyotta süreksiz bir ruhsatla, daha doğrusu süreksiz bir müsaadeyle ki ben hatırlar hemşerilerimiz, ben o devrin İçişleri Bakanı’yla gidip buluştum. Saatlerce toplantı yaptım. Hatta o devir bu izinin çıkmasıyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanının onayına bile gereksinim duyuldu o masada. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da iştirakiyle pekala buna süreksiz müsaade verildi. Zira araç yok şimdi ortada. Faytonu kaldırdık araç yok. Ve L tipi araçlarla orada hizmet etmeye başladık. Bakın L tipi araçlar şu anda ülkemizde ruhsatlanabilen araçlar değil. Süreksiz müsaadeyle bize hizmet eden araçlar.”
VERİLEN SÜREKSİZ MÜSAADENİN MÜHLETİ DOLDU
“Ve biz o günden bugüne araçların dizaynıyla ve araçların adalara uygun bir araç üretimiyle ilgili ağır bir uğraş içerisinde olduk. Ülkemizin o gün de masada kelam verdiğimiz üzere yerli üretimle bu işi ayarlamaya dönük adımlar attık. Ve en nihayetinde şunu söyleyeyim. Biz ülkemizde yeni tip bir aracın, ruhsatlı bir aracın dizaynıyla ilgili farklı ihalelere çıkmamıza karşın farklı birtakım sistemleri devreye sokarak buna iştiraki teşvik etmemize karşın ne yazık ki biraz ekonomik zorluklar, dönemsel bir grup zorluklar ve de buna hazır olduğunu görmediğimiz birtakım kurum ve kuruluşlardan dolayı iştirak olmadı. En nihayetinde bizim 30 Nisan 2024, yani bundan iki ay evvel taşımayla ilgili o verilen süreksiz müsaadenin müddeti doldu.”
TEK LİSANSLI ARAÇ TİPİNİ ALMAK DURUMUNDA KALDIK
“Bizim bir an evvel araç almamız gerekiyordu ve tek lisanslı araç olan M tipi araç dediğimiz ancak etrafa hassas, elektrikle çalışan, sessiz ve güvenlik şartlarını sağlayan ve lisanslanabilen tek araç tipi buydu. Ve süratlice bu araç ihalesini yaparak bu araç ki bu da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekli ASELSAN lisanslı ve KARSAN ortak imalatıyla yapılmış yerli eserdir. Biz bu araçları satın aldık. Zira biz orada lisanslı bir biçimde toplu taşıma sağlama mecburiyetimiz var. Bakın toplu taşıma mecburiyetimiz var diyorum. Kimi alanlarda toplu taşıma mecburiyeti vardı. Yani İstanbul’da ben toplu taşıma yapmıyorum diyemezsiniz. Adalar’da da diyemezsiniz ve yapmak zorundasınız. Halka sunmak zorundasınız. Ve şu anda o araçlarımızla orada hizmetimizi sunuyoruz.”
TEPKİLERİ HÜRMETLE KARŞILIYORUZ
“Elbette ki bizim daha farklı, daha farklı bir dizaynla daha farklı bir sistemle lisanslanabilir bir aracın üretimiyle ilgili ARGE çalışmalarımız sürüyor. Lakin şu anda bu türlü bir imkan yok. Artı bizim orada bu toplu taşımayı sunmayla ilgili gayretimiz olmak zorunda. Yasal zorunluluğumuz var. Yani biri şikayet etse bu mevzuda biz yargılanırız. Bu bağlamda oradaki mevcut araçların ne halde oluştuğu, ne halde olgunlaştığıyla ilgili başta Adalar Belediye Liderimiz Sayın Ercan Akpolat olmak üzere İETT Genel Müdürümüz halka şeffaf bilgilendirme toplantıları yapıyor. Büyük oranda aslında halkla uyumlu bir halde bu süreci karşılıyorlar lakin ha dizayn hassasiyeti, efendime söyleyeyim estetik hassasiyeti olan bir kısım vatandaşlarımızın reaksiyonları var. Bunu da hürmetle karşılıyoruz.”
ADALAR HALKINA SUNUM YAPACAĞIM
“Buna karşı bizim niçin bu türlü yapıyorlar diye bir reaksiyonumuz yok. Ben bunu alışılmış bayram tatiliyle ağırlaşan bu reaksiyonları uzaktan da olsa takip ettim. Adalar halkına dönüp de bir açıklamam, bir beyanım olacak. Kendilerine bütün bu bilgileri aktaran bir sunumum da olacak. Bu bağlamda çalışmalarımız sürüyor lakin orada toplu taşıma olmak zorunda. Ancak farklı bir yere dikkat çekmek isterim. Bu mevzuda mülki amir noktalarını başta emniyet olmak üzere de katkılarını en üst düzeyde talep ediyoruz. O da şu; şu anda toplu taşımanın eksikliğinin var olduğunu düşünen ya da bunu fırsat bilenler, ruhsatsız nakliyat yapan ve Adaları temel yakışıksız gösteren bir kısım elektrikli araçlar var. Yani bu türlü küçük, minik yani farklı tipolojideki elektrikli araçlar, şarjlı aygıtlar; iki tekerlekli, üç tekerlekli, dört tekerlekli şarjlı aygıtlarla orada asla ve asla ulaşım hizmeti veremeyecek bir kısım araçlar iş görür durumda v acayip bir sayısı artmış. Bunların tümünün toplatılması koşul.”
FLORANSA’DA, ROMA’DA, BORDEAUX’DA KULLANILAN ARAÇ TİPİ
“Mevcut toplu taşımamızın muhakkak hassasiyetler ve muhakkak vakit dilimleri gözetilerek hizmet edilmesinin sağlanması lazım. Buna lütfen hemşehrilerim mani olmasınlar. Seslerini duyuyoruz ve bu hassasiyeti de takip ediyoruz. Dediğim üzere inşallah ilerleyen vakit diliminde ruhsatlanabilir birtakım çalışmalarla elde edeceğimiz bir yeni dizaynla ruhsatlanabilir bir araçlar olduğu takdirde süratlice da o aracın teminine ya da üretimine geçmek istiyoruz. Bu ortada şunu da söyleyeyim. Şu anda bizim orada hizmete sunduğumuz M tipi araçlar, Floransa’da, Roma’da, Bordeaux ve bunun üzere bir kısım tarihi kentlerin tarihi bölgelerinde kullanılan araçlardır. Yani bu araç öylesine hani yalnızca Adalar için getirilmiş bir araç değil. Bilhassa dünyanın tarihi alanlarda taşımayla ilgili, toplu taşımayla ilgili. hizmetine sunulan Avrupa’nın çok kıymetli tarihi kentlerinde kullanılan araçlardır. Bizim de bu mevzuda hassasiyetimizin olduğunu hemşehrilerimiz bilsinler.”
BU FAİZ SEBEP-SONUÇ MÜNASEBETİ ÜZERE DEĞİLDİR MECBURİYETLE ARTIRIM YAPMA SONUÇ İLİŞKİSİDİR
– Halk Ekmek fiyatlarının yüzde 60’a varan oranlarda artırım yapıldı. Bu tenkitlere ne diyeceksiniz?
“Şimdi bakınız biz aldığımız un bitene kadar ülke olarak etkilendiğimiz maliyet şartlarından vatandaşlarımız etkilenmesin diye eski fiyattan satışa devam ettik. O da bugüne kadar sürdü. Ancak dehşet bir buğday unu fiyatı var. Yani şu anda tahminen de tarifsiz, yani enflasyonla kıyaslanmayacak derecede yüzde 100’ün, yüzde 120-130’ları bulan yıllık artışlara sahip. Maya vesaire üzere süreçleri tekrar en minimumda hareket ediyoruz. Bizim gönlümüz elbette artırımı dilek etmiyor. Uzun müddettir dayandık ve dayanacağımızı duyuralı neredeyse sanıyorum 9-10 ay oldu. Yani geçen sene eylül, ekimden beri yani artırım yapmayacağız, kış şartlarına giriyoruz diyerek o şartlarda artırım yapmadan yanında olma uğraşında olduk. Ramazan ayında artırım yapmadık. Ki yani Ramazan ayı öncesi fiyatı düzenlemeyle ilgili çok ağır baskıdaydık ziyan ediyoruz diye. Mevcutta geçmişte aldıkları unun bir fiyat olarak içeriye sokulmuş bu unu kendimize bir avantaj olarak kabul ettik. Yani geçmişte ödenen paranın para maliyetini hesaba katmadan bugüne geldik. Bugünden itibaren sürdürülebilir bir işletme sürecini devreye almamız gerekiyor. Yapılan hesaplamalar ve ortaya konan artırım fiyatı bir kar amacıyla konan değil, uzun vadeli bugünden itibaren etmeden işletmenin insanlarımıza sağlıklı ekmek sunabilme fırsatını yakalayabilme çabasıdır. İBB her mevzuda sürdürülebilir hizmet verme ancak bir yanıyla da vatandaşını muhafaza mecburiyeti vardır. 250 gram piyasadaki fiyatları kıyaslandığında ki bence ekmek kesimi yani fırıncılar tahminen de yaz bitmeden bir daha artırım yapmak zorunda kalacaklar… Ülkemizdeki ekonomik şartlar ne yazık ki bizlerin de belini büken, ezaya sokan bir evrede. Yapılan artırımın münasebeti budur. Vatandaşlarımızdan özür dileyerek lakin bir yandan kurumumuzun, bu kuruluşlarının ayakta kalması, hizmet etmesi en sıkıntı anlarında onların yanında olması için ekonomik sürdürülebilirliğinde bizim açımızdan koşul olduğunu, zammın sebebi ve sonuç alakası birilerinin söylediği üzere faiz enflasyon sonuç işi üzere değildir. Bu sonuç bağlantısı Türkiye’deki ekonomik şartların var olduğu bir ortamda ne yazık ki bizlerin hizmet verebilmesi için mecburiyetle artırım yapma sebep sonuç ilgisidir. O denli algılanmasını isterim.”
BU KADAR MERAK EDİLMESİNİ DE HAYRET İSTİYORUM
-Geçmiş dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edeceğiz, bir görüşme gerçekleştirileceği iddiaları gündeme geldi. Çarşamba günü söylem ediliyor. Bu türlü bir görüşme var mı?
“Sayın evvelki devir Genel Liderimizle Kurban Bayramı’nda kendisini arayarak bayramlaştık. Bayramlaştığımız esnada da Ben artık Ankara’ya da geliyorum. Muhtemelen daha sık geleceğim. Türkiye Belediyeler Birliği vazifesinden dolayı ve geldiğimiz bu esnada olabilirse bir yemekte sohbet etmeyi dilek ederim dedim kendisine. O da memnuniyetle dedi. Fakat net olarak şu tarih bu tarih yok. Bunun farklı hallerde basına yansıması, tarihin hatta gündemin içeriğinin aktarılması ya da birilerinin bunu bir halde çatır çutur farklı manalara çekerek yazılmasının şaşkınlıkla izliyorum. Yani benim tek arzum var, önceki periyot Genel Liderimizle aramızdaki münasebetin yanlış anlaşılmalardan uzak samimi bir bağda yürüdüğünü ve bunu da bir yemek yiyerek çok samimi bir ortamda toparlama teşebbüsüydü. Bu hafta müsait olur muyuz bilmiyorum. Yani olursam zati ararım. Haftaya da olabilir. Bir sonraki hafta da olabilir. Yani bu bir iki ülke cumhurbaşkanının görüşme muhabbeti değil. Bir ortada misyon yapmış olan evvelki devir Genel Liderini ile İstanbul Belediye başkanı arasındaki bir dost muhabbeti… Bu kadar merak edilmesini de hayret istiyorum. Bunun bu formda basına yansıtan akla da şaşarak izliyorum. Esasen bu çeşit kurulan diyaloglar ve yapılan perdelemeler bazen parti içi muhabbetlerin de makûs biçimiyle deşifre edilmesini sağlıyor, kamuoyuna dönük. Yazık ediyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki bağlantıları ben siyasi hayatım boyunca dışa dönük hiçbir vakit ne deşifre ettim, ne bununla ilgili cümleler kurdum. Tekrar, son cümlemi kurmuş olayım. Evvelki devir saygıdeğer Genel Liderimizle bayramlaştım. Her vakit, her bayramda bayramlaştığım üzere kendisiyle de bir yemekte buluşma isteğimi lisana getirdim… Kendisiyle telefonda konuşur, karar verir, sizlere de haber vermeden yemeğimizi yer, sohbet ederiz.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
