Kocaeli Büyükşehir Belediye Lideri Doç.Dr.Tahir Büyükakın, İzmit seçim beyanname toplantısında adeta içini döktü. Büyükakın, 5 yılda İzmit’te yaşanan zahmetleri örnekler vererek anlattı, ahengin ehemmiyetine dikkat çekerek İzmit Belediye Lider Adayı Muharrem Tutuş’a dayanak istedi.
BEŞ YIL YAŞANAN KASVETLERİ ANLATTI
Kocaeli Büyükşehir Belediye Lideri Doç.Dr.Tahir Büyükakın, AK Parti İzmit Belediye Lider Adayı Muharrem Tutuş’un Kocaeli Kongre Merkezi’nde düzenlenen seçim beyanname tanıtım toplantısında adeta içini döktü. Beş yılda İzmit’te yaşanan külfetlere örnekler vererek dikkat çeken Büyükakın, İzmit’te yeni periyotta uyumlu çalışmayla işlerin daha süratli ilerleyeceğine dikkat çekti: “İzmit Belediye Lider Adayı Muharrem Tutuş kardeşimizin sunumunu dinledik daima birlikte. Aslında biz burada neyi gördük, ben dinlerken neyi gördüm en başta size onu söyleyeyim. Gerçek belediyecilik ile algı belediyeciliğinin farkını gördüm. Aklıma da bir taraftan şunlar geldi. Ya bunları yapana kadar iki tane merdiven boyayıp, göz boyasaydın. Niçin o denli yapmadın dedim. Boya merdivenleri gitsin. Yoldaki dubaları boya, gitsin. Bana yaptırmıyorlar, beni engelliyorlar de gitsin. Ne zorun var bu kadar işi yapacaksın! Kolayı var orada, algı belediyeciliği var”
“MİLLETİMİZ İÇİN YOLA ÇIKMIŞ HİZMET ERLERİYİZ”
“Ama yok, içimiz rahat etmez ki. Bizler sıkıntılıyız. Bizler milletimize hizmet etmek için yola çıkmış, hizmet erleriyiz. Aslanlar üzere Cumhur İttifakımızla birlikte gece gündüz demeden, var gücümüzle çalışmak için ant içmişiz, yollara düşmüşüz, memleketimizin karış karış her toprağına hizmet etmek, her noktasına hizmetleri ulaştırmak için yollara düşmüşüz, kelam vermişiz. Şimdiye kadar sustuk. Daima efendiliğimizden sustuk. Bu kent tartışmayla, arbedeyle, gürültüyle, polemikle, kaosla vakit kaybetmesin, kentin başı rahat etsin, insanların başı huzurlu olsun diye ses çıkarmadık. O denli hadsizlikler yapıldı ki, o denli ileri gittiler ki, yani burada söz etmekten utanırım, o denli hareketler yapıldı ki.. Üstteki hamamı (Süleyman Paşa Hamamı) biliyorsunuz değil mi? Hamamı gidip işgal ettikten sonra el kol hareketleriyle nasıl bilmem ne yaptık diyecek kadar düzeylerini yerin daha da altına, aşağının aşağısına indirdiler.”
CEDİT İKİ YIL NEYİ BEKLEDİ?
“İzmit’te beş yılın özeti: Beceremediler. Zira belediyeciliği bilmiyorlar. Belediyeciliğin ne olduğunu bilmiyorlar. Belediyecilik hizmet makamıdır. Arbede makamı değildir. Artık bizim arkadaşlarımız beyannamelerini sunuyor. Biz de gidip diyoruz ki, bu beyanların ardında biz de varız. Biz bunları birlikte hazırladık. Hepimiz bunları taahhüt ediyoruz, birlikte yapacağız diyoruz. Artık onlar da diyor ki, bakın şöyle bir mantık oyunu oynuyorlar: İzmit’e biz geldik ya, onun için mecbur İzmit’e çalışıyorlar. Ben size söyleyeyim o vakit; o denli mi, değil mi? Mesela İzmit’te siz Cedit’i iki yıl oyalamasaydınız, şuanda beşerler konutlarında oturuyor olacaktı. Kim, kimi engelliyor artık? Kim, kimin işine pürüz oluyor, şöyle hakkı konuşalım. Cedit, iki yıl niçin bekledi? Bakın, soruyorum Cedit iki yıl neden bekledi. Seçimden evvel Cedit’e gidip, biz burayı belediye lideri olunca yapacağız demediniz mi, kelam vermediniz mi? Kayıtların hepsi duruyor, yapacağız merak etmeyin dediniz. Ondan sonra iki yıl, yaptık yapıyoruz, yaptık yapıyoruz, cek cak, cek cak, cek cak, sonra büyükşehir yapsın! Meclis çalıştırmıyor diyorlardı, arkadaşlar kredisini de onayladı. Aslında meclisle ilgili öykülere girersek, hepsi akla ziyan öyküler.”
CUMHURİYET PARKI’NDA NE YAŞANDI?
“Şimdi bir sefer daha söylüyorum. Şayet uyumlu çalışabilseydik, asıl siz bize mahzur olmasaydınız, iş yapmaya niyetiniz olsaydı, bu kentte, Cedit’te beşerler şuan meskenlerinde oturuyor olacaktı. Bu bir. İki. Artık bir örnek daha vereceğim: Cumhuriyet Parkı. İzmit Belediyesi’ne tahsisli, mülk Büyükşehir Belediyesi’nin. Tahsis müddeti şuan devam ediyor fakat o vakit iki yıl geçmiş, hiçbir şey yapmamışlar. Ellerini sürmemişler. Tahsis mühleti de o vakit doluyordu. Tekrar tahsis edin, biz burada proje yapacağız da dememişler. Biz bir proje başlattık. Çıktılar, ranta, peşkeşe müsaade etmeyeceğiz dediler. Merhum Şanbaz Yıldız, Allah rahmet eylesin. ÂLÂ Parti Vilayet Lideri. Geldi, dedi ki, “Ya Liderim, buna uyma. Ver şu parkı da yapsın”. Ona da anlatmıştım. Bu problem ortaya çıktığında bana geldiler (İzmit Belediyesi) ve kendilerine motamot söyledim. Bakın bizim projemizle ilgili bunların müsaadelerini biz almışız. Anıtlar heyetinden vs bunların müsaadeleri tamam. Her şey hazır. Yapayım, size vereyim. Ne dedi biliyor musunuz, “Hayır siz oraya Büyükşehir yazarsınız”. Ya, “Gülümse İzmit” yaz dedim. Senin yazmanla gülümsemiyor lakin yaz dedim. Olmaz dedi ve yanımdan kalkıp gitti. Ve o parkta iki yıldır işletmediği kafeyi açtığını duyurdu! Yıktırmıyoruz falan demeye başladı. Bu türlü bir, cambaza bak öyküsü yani. Tam bir palavra rüzgarıdır İzmit’in geçen 5 yılı.”
FETHİYE CADDESİ’NDE YAŞANANLAR
“Buna karşın merhum Şanbaz Yıldız gelip, “Başkanım buna uyma, ver şu parkı” deyince verdik. Alsınlar yapsınlar dedik. Ya artık bir gidip bakın Allah aşkına şu parka ne yaptılar? İki yıl geçti, ne yaptılar? Kim, kimi engelliyor artık? Sizin aracılığınızla, kameralar aracılığıyla soruyorum, ne oldu Cumhuriyet Parkı? Ne yaptılar? İki yıl hatırlamadıkları, gözlerinin görmediği Cumhuriyet Parkı’na insanları topladılar, burayı büyükşehire kaptırmayacağız, güya büyükşehir belediyesi diğer bir ülkenin belediyesi üzere, sen oyla geldin biz atanarak gelmişiz üzere İzmit’in olan İzmit’te kalacak dediler. Ne yaptılar sonra, bilen var mı? İşte ahenge geleceğim. Ahengin kıymetine geleceğim. Ahenk yok. Uyumlu olmaya niyet yok. Bir arada çalışmaya niyet yok. Birebir şey Fethiye Caddesi’nde yaşandı. Geldiler, dediler ki bu türlü böyle bir projemiz var. Dedim ki, çok hoş olmuş elinize sıhhat. Buyurun ne istiyorsunuz dedim. “Altyapısını siz yapın” dediler. Dedim ki, “Bakın orası canlı kalp üzere. Açık kalp ameliyatı yapılacak orada. Birisi altyapıyı yapsın, başkası üstyapıyı yapsın. Oradaki esnaf perişan olur. Bu bu türlü yapılmaz. Bu tek elden çıkmalıdır. Bir arada yapalım dedim. Nasıl yani dediler. Ortak proje yapalım dedim. O nasıl oluyor dediler. Yani, ben yapabilirim, bir arada yaptık diyebiliriz. Parasını veririm sen yaparsın dedim. Bir arada olmaz dediler.”
KİM KİME MAHZUR OLDU?
“Bakın yeniden inkar edecek lakin bu türlü oldu. Beşerler da dinleyecek ancak kıssa bu. Ondan sonra dediler ki, altyapısını siz yapın. Ona da olmaz. Dedik, ya birlikte yapalım, ya da parasını verelim siz yapın. O vaktin parasıyla proje 17 milyon TL tutuyor. Altyapısı %10. Altyapının parasını almaya razı oldular. O vaktin parasıyla 1 milyon 700 bin TL İSU verdi. Ve mikrofona çıktılar dediler ki, “İSU’nun yapmadığı altyapıyı da biz yapıyoruz”. Yahu el insaf. Artık zıddından düşündüğünüzde, beşerler Büyükşehir Belediyesi büyük ya, pürüz oluyordur. Aslında işin ahenk içinde gitmesini, huzur içinde işin yürümesini, süratli bitmesini engelleyen onların bu duruşu ve tavrıydı. İş yapamama, yaptırmama biçimi. Sorun bundan kaynaklandı. Daima bununla uğraştık.”
SMS ATINCA GERÇEK SANILIYOR
“Lütfen anlatın bunları insanlara. Zira o belediyenin çizgisinden sms atıyor insanlara. Muharrem’le (Tutuş) bir tartışma yaşıyor, O sms atamıyor fakat kendisi İzmit Belediyesi’nin sınırından insanlara ileti atıyor. Beşerler da dediğini gerçek zannediyor. Bunları anlatacağım. Bugün anlatacağım. Siz de anlatın diye anlatacağım. Bunlar değerli. Bakın bir örnek daha vereyim. Bunlar küçük belediye, nasıl pürüz olabilir ki diyorsanız bir örnek daha vereyim. Bunlar yeni yapılan Huzurevi’ne yerini vermediler ya. Huzurevi bu, huzurevi. İnsan huzurevine bir kesim yerini vermez mi? Mecliste aylarca uğraştırdılar. Fakat lafa gelince mangalda kül bırakmazlar. Hani o billboardlara yazdığı, “AKP ve MHP oylarıyla engellenen hizmet” var ya. O hizmeti bir de benden dinleyin. Evvel meclise geldiler. İki tane arsa satışı için meclisten müsaade istediler. Dediler ki, şu iki tane arsayı satacağız. Şuradaki yerin üzerine de kafe yapacağız, Maide Restoran üzere. Meclise geldi. Müsaade verin yapalım dediler. Arkadaşlar bize de sordu, hizmet yapacaksa verin dedik. Bir sonraki ya da ondan sonraki meclis.. Bir yazı daha geldi. Hani iki arsa satıp, üzerine kafe yapacağız dedikleri yer var ya. Bu sefer orayı da satma talebiyle geldiler. Akla ziyan, latife üzere. Lakin bu gerçek.”
BİR BELEDİYE LİDERİ BUNU SÖYLER Mİ?
“Ve bizi engelliyorlar diye billboardlara girip dediler ki, bunu biz satmazsak emekli olanların tazminatlarını ödeyemeyiz. Kredi istediler. Arkadaşlar onayladı fakat onu da onaylamadılar diye yazdılar. Sonra Muharrem Beyefendi (Tutuş) geldi bana küme başkanvekilimiz olarak. “Başkanım, burayı da satarsa elimizde bir şey kalmayacak. Ben bilançolardan da güzel anlıyorum. Bu belediye bu türlü giderse iflas edecek. Yarın maaş ödeyecek hali kalmayacak, bir önlem alalım. Bu arsayı siz alın da. Belediyenin elinde mülk kalsın”. Yani bunlar daha evvel ne diyorlardı hatırlayın, belediyenin bütün mallarını sattınız, onu sattınız, bunu sattınız. Lakin misyona geldiler, belediyenin elinde bir şey bırakmıyorlar. O vakit biz alırız dedik. Muharrem Beyefendi de çıktı, açıkladı. Sonraki gün bize kredi vermiyorlar, güya ben bankaları arayıp de kredi vermeyin diyormuşum üzere algı yapanlar, bize kredi çıktı diye açıklama yaptılar. Ve daha da makus olanını söyleyeyim size, Allah bizi namerde muhtaç etmedi dediler. Namert burada ben oluyorum. Ya bir İzmit Belediye Lideri, Büyükşehir Liderine namert diye hitap eder mi? Bu nasıl bir üsluptur. Bu türlü bir üslupla biz bunlara yanıt verseydik, huzur kalır mıydı? Onun için Allah biliyor uymadık. Beş yıl sabrettik. Millet gerçek belediyecilikle düzmece belediyeciliğin, gerçek belediyecilikle algı belediyeciliğinin ortasındaki farkı bu beş yılda gördü. Şapka düştü, kel göründü. Allah’ın müsaadesiyle bu salon bunu gösteriyor. Buraya biz genel lider getirebilir miyiz? Allah koruma izdiham olur. Lakin onlar genel liderleriyle fakat burayı doldurabiliyorlar. Tablo bu. Bu periyot inşallah milletimizin takviyesiyle her yerde olduğu üzere İzmit’te de uyumlu bir tabloyu istiyoruz, buna inanıyoruz”.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
