Adil dünya inancı kişilerin dünyanın hakkaniyetli bir yer olduğuna dair temel bir uyum mekanizmasıdır. İnsanlar, kendi yaşadıkları veya başkalarının yaşadıkları üzerinden dünyaya ilgili inançlar geliştirirler. İnsanoğlu, doğası gereği iyilerin kazandığı kötülerin kaybettiği bir inanca sahiptir. Başka bir deyişle adil dünya inancına göre eden bulur, iyiler mükafatını alır. Peki adil dünya inancı nedir? Dünya gerçekten adil bir yer mi yoksa bizler böyle düşünmeye teşne olduğumuz için mi dünyanın hakkaniyetine inanıyoruz? İşte yaşam boyunca çeşitli biçimlerde karşımıza çıkan ancak bizleri olumsuz duygulardan koruyan adil dünya inancına dair her şey…
Dünyanın adaletini sorgulama insanın yapısında mevcuttur. Sonuç olarak insan, dünyanın adaletli veya adaletsiz olduğu şeklinde inançlar geliştirir. Bu, adil dünya hipotezi veya just-world hypothesis olarak geçer. Peki adil dünya inancı nedir, ne işe yarar? İşte adil dünya hipotezinin insanların temel yanılsamalarından biri haline gelmesinin sebepleri…
İnsanları geleceğin öngörülemez bulanıklığından koruyan adil dünya hipotezine göre, kişiler kötü deneyimler yaşamayacağını düşünmek ister. Eğer birilerinin başına bir şey geldiyse kurbanı suçlama eğiliminde olmaları muhtemeldir. Dünyanın adaletli olduğuna dair inanç, muhafazakar kişiler ile toplulukçu kültürlerde daha fazladır.
“Herkes ektiğini biçer” atasözünü duymuşsunuzdur. Nitekim henüz çocukluktan itibaren beynimize kazılan bu atasözü, esasında bizlerin yetişkinlikte dünyayla baş etme stratejimize karşılık gelen adil dünya inancımıza atıfta bulunur. Peki adil dünya inancı nedir? Bunu en basit şekliyle ilahi adalet olarak tanımlayabiliriz. Biraz daha açacak olursak, adil dünya hipotezi dünyanın adaletli bir yer olduğuna ilişkin inançtır.
Dünya adil bir yer mi, eden bulur mu gibi sorular zaman zaman insanın deneyimleri sonucunda aklında belirir. Kimi zaman yapılan bir kötülüğün sebebi olarak kötülüğü yapanın cezalandırılmasını isteriz. Çünkü bizlere küçüklüğümüzden itibaren iyi olursan iyiyi, kötü olursan belayı çekersin gibi düşünceler aşılanır. Elbette dünyanın adaletine dair düşüncelerimiz, salt sosyal öğrenme ile açıklanamayacak kadar karmaşık bir olgudur. Çünkü dünyanın adil bir yer olduğuna inanmak evrimsel süreçte kendilerini olumsuz duygulardan korumaları ve dünyaya uyumları konusunda işlevsel olur.
Temel bir yanılsama olan adil dünya inancı insanların yaşanan olaylar karşısında adaptasyon süreçlerinde önemlidir. Adil dünya inancının önemli sebeplerinden biri insanların dünyanın karmaşık değil, belirli bir düzen içinde ilerlediğine inanmak istemesidir. Bu da adil dünya inancının sebepleri arasında kişinin neden dünyanın hakkaniyetli bir yer olduğuna inanmaya meyilli olduğunu açıklar.
Depresyon, kişinin zevk alamama ve çeşitli durum ve olaylara karşı ilgi kaybını tanımlar. Dünyanın adil bir yer olduğuna inanmanın insanların depresyondan koruyan bir etkisi vardır. Başka bir deyişle adil dünya inancı ve depresyon birbirini besleyen iki kavram değildir. Başka bir deyişle dünyanın adaletli bir yer olduğuna bir şekilde inanan kişilerde depresyon daha az görülür. Araştırmalara göre insanların dünyanın adil bir yer olduğuna inanması ile olumlu duygulanım, iyimser oluş, stresle başa çıkma ve düşük depresyon düzeyi arasında pozitif korelasyon vardır. Adil dünya inancı nedir diye soran biri için bu inancın ruh sağlığına olumlu etkileri olan bir mekanizma olduğunu net biçimde söyleyebiliriz.
Adil dünya inancı nedir sorusunu yanıtladık. Peki bu inancın ruh sağlığı üzerinde nasıl bir etkisi var? Dünyanın adaletli bir yer olduğuna inanmak insanların duygularına ve dolayısıyla psikolojilerine aşağıdaki biçimlerde etki eder:
GÜNDEM
15 Ocak 2025GÜNDEM
15 Ocak 2025GÜNDEM
15 Ocak 2025GÜNDEM
15 Ocak 2025